abla-fav

aysegulcoruhlu.com dan September 30,2024 tarihinde print edilmistir.

Part time çalışan kanser hücrelerini hiç  duydunuz mu?

Ekran Resmi 2021-08-28 20.25.26
ayşegül coruhlu hakkında

Dr. Ayşegül Çoruhlu

Cellular Longevity
Circadian Health
Reverse Aging
Longevity

Diğer Makalelerim

2030 Yılında Yaşlanma Duracak mı?
Longevity nedir?
Isınarak bağışıklığınızı arttırın!

Part time çalışan kanser hücrelerini hiç  duydunuz mu?

Kanser herkesin korkulu rüyası. Ama bu korkulu rüyayı, rüya anında durdurmak mümkün. Yani, uykudayken. Evet , bazı kanserlerde, kanserli hücreler, gündüz kanser hücresiyken, gece normal hücre gibi davranırlar. Yani bunlar parttime kanser hücreleridir. Biz uyurken onlar da uyur.

Kanserleri üzerine yapılan çalışmalardan  enteresan olan bir bulguyu aktaracağım: Bazı kanserlerde kanser gündüz ilerler , gece durur. Bu durum en çok solid tümör denen kanser türlerinde çalışılmıştır. Mesela meme kanseri solid tümördür. Kanserin nasıl partime çalıştığını anlamak için kanser hücresinin çalışmasına dair bazı temel özellikleri bilmemiz lazım.

Öncelikle enerji üretimlerinden bahsedelim:

Normal hücreler, enerjilerinin %90-95 ini oksijen kullanarak üretiler. Zaten nefes almamızın amacı da budur. Bu üretimde yakıt olarak hem şekeri hem yağı kullanabilirler. Normal hücreler enerjilerinin sadece %5 ini oksijen kullanmadan , sadece şekerden enerji üretirler. Kanser hücrelerinin bir kısmı ise bu oranı terse çevirirler. Enerjilerinin %90-95 ini şekerden oksijeni kullanmadan üretirler. Bu olaya Walburg fenomeni denir.Walburg fenomeni,  oksijenin varlığına rağmen  oksijeni kullanmadan, sadece glikozu kullanarak enerji üretmek demektir.

Normal hücrelerde, oksijen varken enerji üretimi gerçek bir ‘yanma’ olayıdır. Yiyeceklerden gelen enerji oksijenle yakılır. Oksijeni kulanmamak ise yanma değil bir tür ‘turşulaşma’ yani fermentasyon olayıdır. Sonucunda da  laktik asit üretilir. Kanser hücresinin bu şekilde enerji üretmesinin amacı, çok hızlıca bolca enerjiyi şekerden sağlayabilmesidir. Bu enerjiyi kendini çoğaltmak için kullanır.Ayrıca , ortamda oksijen olsa bile onu normal hücrenin yaptığı gibi , yiyecekleri yakma işinde kullanmaz. Çünkü o işin yapıldığı üretim hattını kendine lazım olan başka hammeddeleri üretmek için kulanır. Kendine, kendi DNAsından kopya yapar, kendine protein üretir, kendine hücre zarı üretir vs. Yani , kanser hücresi, sağlam hücreyi kanserleştirince onu kendini çoğaltacak fabrikaya çevirir. Zaten böylece büyür ve metastaz yapmaya başlar.

 

Çalışmalarda şu gösterildi:  Kanser hücrelerinin bazıları   gündüz, ışık varken oksijensiz fermentasyon durumunda çalışırken, gece uykuda normal hücre gibi çalışmaya döner. Yani uykudayken  oksijeni enerji üretme işine geri sokar. Bu durum  kanser hücresinin o an için ‘normal’ hücre olması demektir. Kendini çoğaltması durur, metastaz kapasitesi azalır.

 

Kanser hücresini bu iki metabolik enerji üretim yolu , gündüz ve gece yer değiştirir. İşte bu tip kanser hücrelerine partime kanser hücreleri denir.

Asıl sorumuz, neden gündüz kötü çocukken gece uslu durmaya karar verdikleridir.

Sorunun cevabı uykuda yatar.

 

Uykuda kanser büyümesi durur mu?

 

Uykuda salınan melatonin hormonumuz bu işte başroldedir. Melatonin varlığı kanser hücrelerini partime işçi haline sokar. Bu nasıl olur?

*Melatonin yüksek antioksidandır, hücreleri serbeset radikal hasarından korur.

*Melatonin hücrenin enerji için şeker kullanımını engeller. Bu konu araştırıldıkça şu ortaya çıkmaktadır: Melatoninin hücreye girişi ile , kanser hücrelerinin şekeri içeri soktukları kapı aynıdır. (GLUT1) Glikoz ve melatonin bu kapıdan girmek için yarışırlar. İyi bir uykuda yarışı melatonin kazanır.

*Melatonin , sirkadiyen iç saat belirleyicidir. Sağlıklı hücrelerin de gece şeker yakmasını azaltır. Şeker yakmak azaldıysa serbest radikal üretimi de azalır. Şekerin yakıt olarak kullanılmasından çok egzos ( serbest radikal) çıkar, şekerin temel sorunu budur.

*Sirkadiyen iç saatin belirlenmesi , DNA tamirini de arttır. DNA’mız kanser olmasak da sürekli hasarlanır. Tamir gece daha fazladır. Hatta Dr. Aziz Sancar’ın Nobel almasının sebebi bu konudur. Melatoninin varsa DNA tamiri saati geldi demektir.

 

Demek ki, iyi bir uykuyla gelen melatonin, bazı kanser hücrelerinin gece çalışmasını yavaşlatır. Onları normal hücre gibi çalışmaya zorlar. Zaten çok sayıda çalışma melatonin azlığının tümörleri arttırdığını söyler.

O halde bizim konumuz elbette önce iyi bir uyku ve iyi bir melatonin seviyesi sağlamaktır.

Öncelikle  melatonin seviyemizi garantilemekle başlayalım:

 

Melatonin nasıl artar?

Melatonin gecenin hormonu olarak bilinir ancak üretilmesi için emir sabahtan verilir. Sabah güneş doğuşu ile göze gelen ışık sirkadiyen iç saati kurar. Vücut hemen o günkü ‘to do’ listesini hazırlar. Melatoninin gece, 21:00 de başlayacak üretimini listeye yazar. Bunun için önce sabahtan serotonin üretir. Serotonine, gündüzün melatonini diyebiliriz. Çünkü gece serotonin melatonine dönecektir. Bu durumda melatonin için ilk işin serotonini garantiye almak olduğunu anlıyoruz.Bunun için şunlar lazım:

*Sabah güneş ışığıyla uyanmak. Güneş ışığına , gözlüksüz ve camdan değil direkt temas etme gerekir. Sabah ne kadar erken bunu yaparsak , melatonin üretimi o kadar garanti olur. Çok yoğun güneşli zamanlarda güneşin doğuşunu izlerken, güneşin 15 derece altına veya üstüne bakarak gözlerimizi koruyabiliriz.

*Serotonin hammaddesi triptofan için neler yiyorduk: muz, hindi, bitter çikolata, kakao gibi besinler.

*Serotoninin temel üretim yerlerinden biri bağırsaklarımızdı. O halde bağırsak sağlığı ( dost bakteriler),bağırsak mukozasının sağlamlığı ( colostrum, lifli gıdalar)uyku için de gündemimize girdi.

Serotoninden melatonin hammaddesini yaptık. Ama üretilmiş olanı da gece boşyere kaybetmemek lazım. Işık varsa melatonin yoktur. Saat 21:00 sonrası parlak ev ışıkları, telefon, bilgisayar ışıkları melatoninin baş düşmanıdır. Mesela gece yarısı uyanıp yarım dakika telefonunza baksanız, mevcut melatoniniz anında %40 azalır. Telefona o saatte bakmak buna değmez değil mi?

Evdeki ışıkları kısmak, renklerini sarı, turuncuya çevirmek, telefonların gece ekran filtresini açmak bir yere kadar melatonini korur.

Melatoninin yaşla üretimi azalır. Uykusuzluk sorunu olan yaşı ileri kişilerde melatonin desteklenmelidir.

 

Melatonini hallettik diyelim, yine de ideal uyku şartlarımızı sağlamak gerekir.

 

İdeal uyku şartları nelerdir?

*Saat 23:00 ten önce yatmak

*Yatak odasının karanlık olması

*Uyku bandı , blackout perdeler takmak

*Yatak odasının normal oturma odası ısınızdan daha düşük derecede olması. Biraz soğuk odada uyumak.

*Yatak odasının temiz hava alabilmesi.

*Sağlıklı malzemelerden yatak ve örtüleri.

*Çıplak yatmak. ( evet daha iyi uyku böyle oluyor diyor uzmanlar)

*Yatınca diş sıkıyor iseniz yatarken magnezyum almak.

*Ağızdan değil burundan nefes alarak geceyi geçirmek. (Gerekiyorsa ağzınızı bantlayabilirsiniz. )

*Elbette son maddemiz en vazgeçilmezlerden biridir: Hem kanser konusunda hem uyku konusunda en büyük destekçimiz, gece geç yemeden, hatta hiç yemeden yatmak.

 

Yukardaki şartlar sadece kanser değil , Alzheimerdan demasa, Covid dahil virüs savunmamızdan otoimmun hastalıklara, hızlı yaşlanmamıza kadar her durumda işimize yarayacaktır. Ancak bu konunun içeriği; kanser hücrelerinin metabolik çalışma şeklillerinin gündüz ve gece değiştiğidir. Bunun temel belirleyicisi ise uykuda ürettiğimiz melatonindir.

İyi bir uyku, kanser hücrelerin oluşumunu engellerken, mevcut olanları da fulltime değil partime çalıştırır.Ne kadar az çalışırlarsa o kadar iyi değil mi? Sadece geceleri de olsa dursunlar.  Kar kardır.