abla-fav

aysegulcoruhlu.com dan July 16,2024 tarihinde print edilmistir.

Bağışıklık, mukozal immunite ile başlar.

Ekran Resmi 2021-05-30 20.40.14
ayşegül coruhlu hakkında

Dr. Ayşegül Çoruhlu

Cellular Longevity
Circadian Health
Reverse Aging
Longevity

Diğer Makalelerim

2030 Yılında Yaşlanma Duracak mı?
Longevity nedir?
Yemekten sonra neden uykulu hissederiz? Cevap: orexin.

Covid ve Mukozal Bağışılık ; virüs daha içeri girmeden korunmanın yolları

 

Hepimiz covid ve bağışıklık hakkında çok şey okuyoruz. Burada basit anlatımıyla bağışıklık sisteminin kontrol edebileceğimiz kısmına nasıl destek olacağımızı en azından nasıl köstek olmayacağımızı öğrenelim.

Bağışıklık savaşı virüsün girdiği vücut sınırlarında olur. Virüsün mukozalardan girdiğini biliyoruz. Demek ki önce mukozaları korumalıyız.

Öncelikle mukoza nedir: Mukozaya ‘iç derimiz ‘ diyebiliriz. Ağız içi, göz çukuru, akciğerler, tüm barsak sistemi, vajina mukoza ile kaplıdır. İnce , kırmızımsı ıslak katmandır. Dudağınızı dışa çevirin, o gördüğünüz deri iç derimiz yani mukozamızdır.

Mukozaların kendine has bağışıklık savunması vardır ki buna mukozal immunite denir. Bu konuya özel ilgi göstereceğim çünkü, biz aşılansak veya hastalığı geçirip bağışıklansak bile , mukozalarımızda bir süre kalan , henüz içeri girip bizim sistem tarafından yok edilememiş virüsü bulaştırmaya devam edeceğiz.

Yani aşı sonrası konunun hemen ‘mukozal immunite için ne yapabilirim?’ sorusuna cevap aramakla geçeceğini düşünüyorum.

Mukozalar nasıl bizi korur?

Mukozalar deriden çok daha incedir. Öyle olmalıdır, çünkü yemeklerin barsaktan kana geçişi, oksijenin akciğerden içeri geçişi gibi, içeri-dışarı hareketleri yaşamımız için hayatidir.

Öncelikle mukozaların üzeri ıslak kaygan bir katman ile kaplıdır. Sümüksü bir koruyucu sıvı ile kaplıdır. Burada en önemli mukoza koruması Ig A dediğimiz bir immunglobulinden gelir.

IgA

IgA tüm mukozalarda vardır. Amacı tehlikeli algılanan her şeye karşı onu kaplayarak etkisiz hale getirmektir. Azlığı tekrarlayan enfeksiyonlarla ilgilidir.

Ig A nın  isim benzeri gibi duran vitamin A ise, mukozadan giren bir yabancının , immun sisteme sunulurken doğru sunumunu yapandır. Vitamin D ise mukozalarda, antimikrop öldürücü maddeleri aktive eder.

Mukozadan İçeriye girerse neler olur konusu daha tekniktir oraya girmeyelim.

Biz dönelim ilk savaş alanına. Aslında temelde yapabileceğimiz tüm manipulasyon da burada yapılabilir. İçeri girdikten sonrakine müdahale etmek, hekim , ilaç ve tedavilerin konusudur. Bizim işimiz sınırlarımızı korumaktır.

 

Sınırlar yani mukozalar nasıl korunur:

Öncelikle konu ; burundan akciğere geçen virüs de olsa, bahsi geçen tüm mukozalar ortak çalışır. Biz önce ağız, burun ve barsak sistemini korursak bundan akciğer mukozası da fayda görür.

Ağız içinin mukozasının sağlığı, diş ve dişeti sağlığıyla alakalıdır. Kanayan diş etleri, sağlıksız dişer vs mukozayı güçsüzleştirir. Ağızın devamı olarak mide barsak sistemi ise içine ne koyduğumuzdan çok etkilenir. Temelde buraları koruyan işbirlikçilerimiz iyi bakteriler ve daha doğrusu onların ürettikleri metabolitlerdir. Bu metabolitler barsak bariyerini korur ve yeniler. Tüm bitkisel gıdalar içerdikleri lifler ile zaten bu bakterileri besler. Ancak bakterileri beslemeyen üstelik de barsağın bariyerini  bozan besinler var. Hepimizin bildiği süt grubu, un grubu, işlenmişler, çok sıcakta pişirilmişler, işlenmiş şarküteri ürünleri, alkol ilk başta akla gelenlerdir.

Bu tip besinler zamanla barsak mukozasını bozacaktır.  Mukoza bozulunca içeriye sindirilmemiş yiyecek artıkları, toksinler, zirai ilaçlar, ve en fenası ölmüş bakteri artıkları girecektir.

LPS ölmüş barsak bakteri artıklarına verilen isimdir. Şimdi , vücuda ne kadar ölmüş bakteri artığı geçerse , hem barsak mukozasında hem diğer tüm mukozalarda bir savaş olacaktır. Çünkü bunlar tıpki virusler gibi zararlı algılanır. Bu durumda, virüs ile savaşa harcayacağımız immunitemizi bunlarla savaş için de kullanacağız, savaş gücümüz bölünecek.

Bu durumda bahsedilen besin gruplarını tüketmek, biz de bir rahatsızlık hissi oluşturmasa da mukozal immunitemizi zayıflacaktır.

Dediğim gibi maske mesafe dışında, yapabileceğimiz en iyi şey mukoza güçlendirmedir.

Lifli besinler, bitkisel beslenme, iyi yağlar tercihlerimiz olmalı. Anne sütü desteğine benzer colostrum ürünleri, vitamin D, çinko, A vitamini ve  meyan kökü , probiyotikler; mukoza desteklemekte ilk akla gelenler.

Un ,şeker, glüten, inek sütü, işlenmiş et, alkol başta kaçınacaklarımız.

Aşı veya hastalık bize koruyucu antikorlar yapmış olsa bile , bu konu virüsün vücut içine girdiği zamanın konusudur. Ya henüz içeri girmeden, ağız, göz, burun, barsaklardaki mukozalarda beklerken ki durum ne olacak. Bu durumda yine başkasına bulaştırabileceğiz. Ancak hem bizim hem karşımızdakinin mukozal bağışıklığı yüksek olursa bu ihtimal azalır.

Bana göre mukoza koruyucuları yakın dönemin konusudur.

Virüslere karşı savaş mukozalarda başlar. İç derimize destek olalım, en azından köstek olmayalım.